ERMENİ KATİLLERİN HOCALI’DA AZERİ GARDAŞLARIMI KATLİNİN YIL DÖNÜMÜ


BU GÜN ( 26 ŞUBAT ) RUS DESTEKLİ ERMENİ KATİLLERİN HOCALI’DA AZERİ GARDAŞLARIMIZI KATLİNİN YIL DÖNÜMÜ



Hocalı katliamı kurbanları Taksim'de Anıldı

26 Şubat 1992 yılında Ermeniler Rus Kızılordusu desteğiyle Hocalı'da gerçekleştirdikleri soykırımda, 83'ü çocuk ve 106'sı kadın olmak üzere toplam 613 kişi hunharca katledilmişti. Katliam sırasında kaybolan 150'nin üzerindeki Azeri Türkü'nün akıbeti ise hâlâ bilinmiyor.




Hocalı katlliamı, sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların ve siyasi partilerin destek verdiği mitingle Taksim'de protesto edildi.


İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Taksim Meydanı'nda Hocalı Katliamını protesto etmek amacıyla düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Türk milletinin inancıyla, kültürüyle ve örfüyle her zaman zulmün karşısında, mazlumun yanında olan bir millet olduğunu belirterek, Türk milletinin insanlığa ders vermiş bir millet olduğunu dile getirdi.

"Türk milleti olarak, ne Kazakistan'da, ne Azerbaycan'da, ne Türkiye'de, ne Balkanlar'da, dünyanın hiçbir yerinde insanlık adına utanılacak bir tarihimiz, bir geçmişimiz yoktur" diyen Bakan Şahin, yeryüzünde insanlık için adaletin temsilcisi olması bakımından Türk milletinin her zaman gücünü koruduğunu, güçlü olduğunu, en büyük gücünün birlik ve beraberlik olduğunu kaydetti.

Türk milletinin gönlünün, kalbinin sevgiyle dolu olduğunu dile getiren Bakan Şahin, "Cephedeki düşmanına su ikram etme erdemine gösteren sadece Türk askeri ve milletidir. Türk milletinin yüreği ve gönlü sevgi doludur, ama yüreği bir olan Türk milletinin aynı zamanda gerektiğinde yumruğu da birdir. Yeryüzünde herhangi bir zulüm, herhangi bir haksızlık Türk milletine yapılmış gibidir.

Afrika'da, Asya'da, Balkanlar'da da olsa bu Türk milletini ilgilendirir. Çünkü biz sadece kendimiz için değil, yeryüzündeki tüm canlılar ve tüm insanlık için çalışan, onları seven ve kabul eden milletiz. İnancımız, kültürümüz, yolumuz,başkımız ve sevdamız bir. Azerbaycan'da akıtılan kan bizim kanımızdır" şeklinde konuştu.


"Ortaçağ değerleriyle işlenen bu korkunç ve barbar katliam"

Hocalı Katliamını Anma Gönüllüleri Komitesi Sözcüsü Mesut Ülker, Ortaçağ değerleriyle işlenen Hocalı katliamının insanlığa karşı yapılmış bir saldırı olduğunu belirterek, "Ne yazık ki, bu insanlık ayıbının failleri, azmettiricileri, sorumluları bugüne kadar yargılanmayarak cezasız kalmışlardır" dedi.

Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların ve siyasi partilerin destek verdiği Hocalı katliamını protesto amacıyla Taksim Meydanı'nda düzenlenen mitingde konuşan Hocalı Katliamını Anma Gönüllüleri Komitesi Sözcüsü Ülker, Hocalı'da katledilen masum insanların çığlıklarının hala duyulduğunu belirtti.

Bugün binlerce insanın bu katliamı kınamak için toplandığını ifade eden Ülker, "Azerbaycan'ın Hocalı kentinde Ermenistan askerleri tarafından soykırıma uğratılan yüzlerce insanın aziz hatırasını yad etmek için toplandık. 1992'nin 26 Şubat'ında, yani bundan tam 20 yıl önce bugün Ermenistan askerleri, geniş çaplı bir saldırı sonucunda Hocalı şehrini işgal etmiş, sivil halkı, çoluk çocuk, genç, hasta, ihtiyar, hamile demeden, organize ve planlı bir biçimde katletmiştir"
diye konuştu.

Hocalı'da ne yaşandı?

Hocalı katliamı, Azerbaycan-Ermenistan arasında 20 yıldır süren Karabağ sorununun en önemli dönüm noktalarından biriydi. Azerbaycan'ın, Ermeniler tarafından işgal altında tutulan Yukarı Karabağ bölgesinde önemli bir yerleşim merkezi olan Hocalı şehri, coğrafi konumuyla stratejik bir öneme sahipti.

Bulunduğu bölgenin tek havaalanına sahip olması ve bağlantı yolları üzerinde yer alması, ilçenin önemini artıran etkenlerdi. Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında, Ermenilerin Azerbaycan topraklarına saldırısında, yoğun bir artış meydana geldi.

Aslında bu saldırılar, 1988 yılında, Sovyetler dağılmadan önce başlamıştı, ancak 1992'de doruk noktasına ulaştı. Saldırıların en acımasızı Hocalı'ya yapıldı. 25-26 Şubat'ta şehre giren Ermeniler ve Ruslara ait 366.motorize piyade alayı, hiçbir ayırım yapmadan, 106'sı kadın, 63'ü çocuk 70'ten fazlası yaşlı olmak üzere 613 Azerbaycan Türk'ünü katletti. Binlerce insan, şehriterk etmek zorunda kaldı. Bu katliam, Karabağ savaşında ve sorunun kökleşmesinde de önemli rol oynadı.

Azerbaycan ve Ermenistan arasında 1988 yılında başlayan savaş 6 yıl sürdü. Bu süre sonrasında, bir milyona yakın Azeri kendi topraklarında göçmen durumunda yaşamak zorunda kaldı. Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si işgal edildi. İşgal, Birleşmiş Milletler tarafından alınan kararlarda da onaylandı. Bu kararlarda Ermeni kuvvetlerinin Yukarı Karabağ'daki işgale son vermeleri istendi. Ancak Amerika, Rusya gibi devletlerin BM kararlarında çekimser kalmaları, işgalin ortadan kalkmasını engelleyen en önemli faktör oldu.

Bugün, Karabağ sorununun çözümüne yönelik süreç, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı çatısı altında oluşturulan Minsk Grubu tarafından yürütülüyor. Grubun eş başkanlığı görevini ABD, Rusya ve Fransa yürütüyor. Ancak 20 yıla yakın süredir devam eden görüşmelerde bir sonuca varılamadı.



2008 yılında Rusya-Gürcistan arasında yaşanan savaştan sonra, Abhazya ve Güney Osetya'nınbağımsızlıklarını ilan etmeleri, Minsk grubu çalışmalarını yoğunlaştırdı. Bunun yanı sıra, Rusya'da iki ülke liderleriyle görüşme trafiğini hızlandırdı. Uzmanlar, sürecin hızlanmasının altında yatan en önemli neden olarak, "benzer bir durumun Karabağ'da yaşanmasını engellemek" olarak gösteriyorlar.

Azerbaycan'ın Ermenistan karşısında ekonomik ve askeri alanlarda giderek güçlenmesi, Ermenistan başta olmak üzere Batılı ülkeleri endişelendiriyor. Rusy aise, şu an çözümsüzlükten en fazla yararlanan ülke konumunda gözüküyor. Çünkü bu durum, hem Azerbaycan hem de Ermenistan üzerinde nüfuzunun devam etmesini sağlıyor.


































KATLİAMIN CANLI TANIKLARININ TÜYLER ÜRPERTEN KALLEŞ RUS DESTEKLİ ERMENİ VAHŞETİNİN ANLATIMI







Ermenistan askerlerinin 20 yıl önce Azerbeycan'ın Karabağ bölgesinde çoğu kadın ve çocuk 613 sivili acımasızca katlettiği Hocalı katliamı hakkında biraz bilgi vermek ve bir video paylaşmak istedim. Türk milletini asılsız soykırım iddialarıyla suçlayan ermenilerin asıl yüzünü gözler önüne seren gerçek bir soykırım hakkında hiç bir şey demesemde üstteki fotoğraf herşeyi anlatıyor zaten.
Gelelim Hocalı katliamı'nın gerçek hikayesine:



Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da ataları oynamıştı. Onlardan duymuşlardı.



Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı... Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı: -Akçik, manç?.. (Kız mı, oğlan mı?) -Akçik... (Kız) Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı. Kan bürülü gözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi. -Tun şahetsar, ınger... (Sen kazandın, yoldaş) -Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana... (Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?) -Mayrigı bedge gişdatsine. (Annesi besleyecek elbette) Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı: -Mayrig yerahayin zizdur. (Çocuğa meme ver) Aynı dakikalarda Hocalı'nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı.



İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi. Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı: -Asixn ma/, çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek... (Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın...) Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa, başı da orta yere düşmüştü...



Ermeniler zafer naraları atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu. Bu iki olay Hocalı'da bundan çok değil yalnızca 14 yıl önce yaşandı. Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır. Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir.



Ajanslar, katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde kıvranıyordu. Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu.



Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi. 26 Şubat'ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaptılar.



26 Şubat gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi. Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler.



Ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı. Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler, sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar. Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler.

Genç kızların önce saçlarını, sonra da kafa derilerini yüzdüler. Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler. Kesik kafaları sepetlere doldurdular. Peki neydi bu düşmanlık? Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda "Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün, öldürün" denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok sanırım.




Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet İttıfaki Silahlı Kuvvetleri'ne ait 366. Alay 'ın desteği ile Ermeni Sılahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir. 56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur. Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır.



Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı. Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu: "Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim, ama Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz" Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti; Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi.



Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı oldu. Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna, 'Hocalı Katliamı' başsorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.









































HABERLE İLGİLİ FOTOĞRAFLAR "HABER7.COM" SİTESİNDEN ALINMIŞTIR


Editör : Bulent
dislikasabasi.com