05 Mayıs 2024 Pazar
Ana Sayfa Forum Sohbet Hesabınız Haberler Not Defteri İstatistikler İletişim

MENÜ
Kasabamız

 Son Haberler(27/04)

Dislikasabasi.com
Üyelere Özel

 Site Not Defteri

Faydalı Bölümler
Yardımcı Linkler


Gazete Sayfa Linkleri
 Bolvadin Müftülüğünün düzenlediği konferans ilgi gördü
Bolvadin Müftülüğünün düzenlediği  konferans ilgi gördü



İlçemiz Müftülüğü tarafından Mehmed Akif ERSOY'un vefatının 73. yılı dolayısıyla konferans düzenlendi.

Program kültür sitesinde pazar günü saat 19. da yapıldı. Programa ilçe Jand Kd. Yzb. Durmuş Yöntem, İl Müftüsü İlhami KEMALOĞLU ve çok sayıda seçkin misafirler katıldığı konferansta,genç-yaşlı , kadın-erkek salonu hınca hınç doldurduğu görüldü. Diğer kültür etkinliklerinde olduğu gibi Dişli Kasabası'ndan da çok sayıda kardeşlerimiz konferansa katılanlar arasındaydı.
İstiklal Marşımızın yazarına bir vefa örneği gösterildi.

Programa İstiklal Marşı ve saygı duruşuyla başlandı.Daha sonra Kur'an-ı Kerim okundu. 24 Eylül Anaokulu'nun minik öğrencileri İstiklal Marşı'nın 10 kıtasını ezbere okudu. Açılış konuşmasını ise İlçemiz Müftüsü Sayın Hüseyin Erdoğan Bey yaptı. Erdoğan konferansa gösterilen yoğun ilgiden dolayı salonda bulunan izleyicilere teşekkür ettiğini belirterek ''Toplumumuzun tarihini tanıması için yılın ve günün adamı olan Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY'u anmak ve onu genç nesillere tanıtmak amacıyla bu konferansı düzenledik'' dedi.

Ekranlarda , Filistin'de yapılan zulme dikkat çekerek tarih boyunca Müslümanlara yapılan zulümlere örnekler veren Erdoğan mersiyeler okuyarak , sözü Eğitimci Yazar Sayın Vehbi VAKKAOĞLU'na bıraktı.
VAKKASOĞLU ''Bir ahlak ve karakter abidesi MEHMED AKİF konulu konferansında şunları dile getirdi: Akif Dede diye başlayan VAKKASOĞLU; samimi bir ifade kullandı. Mehmet Akif ERSOY'un gerektiğinde öğretmen , gerektiğinde halktan biri, sivil tarafının yanında bürokrat yanınında olduğunuda belirtti. Mehmed Akif'in asıl mesleğinin baytarlık olduğunu, aynı zaman da hafız olduğunu, 3 dil bildiğini, şairlerin hası olduğunu '' ifade etti. Bir örneğe ihtiyacımız olduğunu ve en güzel örneğinde Mehmed Akif olduğunu ifade etti.

Kendisinin Mahir İZ Hoca'dan ders aldığını ifade eden VAKKASOĞLU, Mahir İZ'e Mehmed AKİF hocalık etmiştir. Dedi. Mehmed AKİF'in hiç bilinmeyen yönlerini örnekler vererek anlatan VAKKASOĞLU kitaplarından da örnekler vererek bu bilgilerini tv, radyo ve internet adresinden ulaşılabileceğini belirterek konferansını noktaladı. İl Müftüsü Sayın İlhami KEMALOĞLU'da kısa konuşmasının ardından Vehbi VAKKASOĞLU'na teşekkür ederek çiçek takdim etti. Daha sonra konferans bitiminde Sayın Vehbi VAKKASOĞLU kitaplarını imzalayarak proğrama son verdi.




KONFERANS VİDEO GÖRÜNTÜLERİ BÜLENT HOCAMIZ TARAFINDAN HAZIRLANMAKTA OLUP İZLENİMİNİZE SUNULACAKTIR.







































































BOLVADİN MÜFTÜMÜZ SAYIN HÜSEYİN ERDOĞAN HOCAMIZIN MEHMET AKİF ERSOY HAKKINDA YAZDIKLARI DEĞERLİ SATIRLARI SİZLERLE PAYLAŞIYORUZ






Ve Elhamdü lillah…..


Sitemizdeki davetiyede de gördüğünüz gibi, Sevgili Akif merhûm için düzenlemeyi düşündüğümüz konferans, belirlenen gün ve saatte lehü’l-hamd arzu edilenin üzerinde ve nitelikli bir dinleyici kitlesine hitapla başladı..
Ama şu kadar var ki, yaşadığımız iklim şartlarından dolayı, konuşmacımızın İstanbul’dan Ankara’ya Uçakla, oradan da karayolu ile Bolvadin’e gelmesi ve saatinde proğrama yetişebilip yetişememesi endişesi içerisinde kıvranırken, bu yetmiyormuş gibi, bir de söz konusu Belediye Kültür Sitesi salonunun kaloriferlerinin ve borularının donmuş olması bizleri iyiden iyiye cendereye soktu…


”Kendinize başka bir salon bulun, bu salon size çare olmaz..” denildiği bir ortamda; konuşmacının son hazırlıklarının yapıp yola çıkacağı, davetlilerin proğrama gelme heyacanını yaşadığı bir anda, ne yapılabilirdi? Yeni bir salon mu? Neresi ve nasıl olacak, kim gelenleri nereye ve nasıl yönlendirecekti..? Proğramı tümden iptal mi edecektik? Ama bu düşünce, nasıl ve hangi halet-i ruhiye içinde gerçekleşecekti..? Her ferdinin ruhunda ve kalbinde istiklâl marşı haşmetiyle diri dururken, istiklâl uğruna ölü bir milletten dipdiri bir nesil çıkaran koca Akif için, şimdi, o neslin torunları arasında, kendisinin yad edileceği bir salon bulunamaması, tarihe karşı savunulur bir tarafı olmayan acı bir gerçek olacaktı..


Ama şuna bakın ki, ‘Asım’ın nesli’, zoru yendi, karanlıkları delip, dehlizleri yarıp kendine bir ışık buldu…Dedesi Fatih’in, karadan gemileri yürütüşü gibi, bilir ve teknik sahibi kişilerin “..imkanı yok, dışardan ısı ile müdahele ederseniz boru ve radyatörleri patlatırsınız..” dedikleri kalorifer tesisatı için, bir sucu kardeşimiz dört kalfasıyla dört elden ve Müftülük personeli ve bir takım din görevlisi arkadaşlarımın da gayretleri ile tüm boru ve radyatörleri pürmüzlerle ısıtarak saatler süren ümit dolu bir çalışma ile buzları eritip, salonun ısıtılabilmesi yolunu açmış oldular. Ve böylece yarım günü aşkın kaygı ve endişenin içimize doldurduğu stresli bekleyiş rahat bir nefes almamıza vesile olmuş oldu, lehü’l-hamd…


Ve nihayet beklenen gün ve saat geldi..Resimlerde gördüğünüz, belki yarı yarıya bir nisbette, hem de nitelikli kadınlı- erkekli bir dinleyicinin salona sığmaz bir kesafette yekün teşkil etmesi ve “çıt” çıkmadan üç saate yakın süren bir zaman dilimini “Asım’ın Nesli”ne yaraşır bir olgunluk ve dolgunlukta değerlendiren güzide insanlarımızı, geleceğimize ümit bahşetmesi bakamından Müftülüğüm adına saygıyla selamlıyorum..


Konuşmacı Vehbi Vakkasoğlu’nun tabiriyle ‘Akif Dede’nin, geleceğin yükünü taşıyacak bir neslin yetişmesinde örnek olacak ahlak ve karakter inşasına esas olacak proğramımızda, elbette sözlerin en güzeli olan Rabbimizin kelamı ufkumuzu açacaktı…Ve öyle de oldu..Okunan Kur’an tilavetiyle, salon çınladı, nefesler tutuldu, ruha açılan bir kapıdan kalbe giren vahiy, gözlerden mutluluk parıltısı olarak alınlarda parladı…


Sunuculuğunu, tüm gayretini ortaya koyarak çalışan Fatih Önder hocamızın yaptığı proğramın açılış konuşması tarafımdan yapılmış ve aşağıdaki metinle meramım ifade edilmeye çalışılmıştır:
‘Sayın Davetliler!


Müftülüğümüz, günlük ibadetlerin huzur içerisinde yapılmasının, insanlarımızın müftülükle olan işlerinin suhûletle yürütülmesinin temini yanında;
Toplumumuzun, tarihle buluşmak, günü tanımak ve yarınlara donanımlı olarak hazır olmasına katkıda bulunmak için, yılın ve günün konusu olan Akif’imizle buluşmak, konuşmak ve O’nun, halimiz ve geleceğimiz için feryat ve iniltisini dinlemek istedik. Bunun için de, söz sahibini her türlü yorgunluk ve argınlık içerisinde huzurlarınıza getirdik..Müftülüğümüz ve ilçemiz adına, kendilerine hoş geldiniz diyorum..
Değerli dinleyenler! Yılın ve günün adamı dediğimiz M. Akif, haddi zatında hayatımızın adamıdır. Çünkü, adam olmak için özgür olmak lazım. İşte, ‘Doğduğumdan beridir âşkım istiklâle’; diyen M. Akif de, necip milletimizin özgürlük meş’âlesini İstiklâl Marşı ile taclandırmış bir hürriyet âbidesidir.


Özgürlük deyince yetim ve öksüz Filistin’e bir göz atmak yetmez mi?
Bu gün ekranlarda gördüklerimiz ve yaşadıklarımız karşısında, lokması hâlâ boğazından aşabilen ve tazecik yavruların beyninde patlayan bombalar karşısında gözleri hala buğulanamayan ve ciğerinde bir yanma hissedemeyenlerin; yaşayan ölüler gibi hayalete dönüştürüldüğümüzü kabul eden ya da etmeyenlerin; irade ve akıl sahibi olmayan tüm canlıları bile ürküten dehşeti yaşatan kıyameti, televizyonlarının başında, damaklarında çerez tadıyla bahar serinliğinde seyredenlerin dünyasında, sormak gerekmez mi ?!. Nerede Firavun'a yer öptüren Musa'lar..? Nerede Nemrud'u, kalbindeki aşk ateşi ile yakan İbrahim'ler..? Nerede Tarık b. Ziyad’lar, nerede Selahaddin-i Eyyûbi’ler ve nerede Yavuz’lar...?


Gördünüz ya kan deryasına döndü yetimler yurdu...Ciğerinden vurdu Osmanlı yurdunu, İsrail kurdu...Yetmedi Hüseyin'lerin kanının akması veya akıtılması.... Yok alevilik, yok sünnilik, sen uğraş dur..Alevi de olsan, Sünnî de olsan, düşen bomba senin beyninde patlıyor, sel olan kan senden akıyor.. Sokaklar Kerbela’ya döndü..Aşûra’dan kan damlıyor..
Değerli davetliler,
Sözü sahibine bırakmadan önce, kendilerinden özür dileyerek, M. Akif penceresinden birkaç kelime ile ışık sızdırarak,- müsadelerinizle- yanacak olan Akif ocağını tutuşturmak istiyorum.


Akif, her zaman zalimin hasmı, mazlûmun dostu idi ..Günü kurtarmak isteyen renksizlere karşı dik dururdu..


‘Kanayan bir yara gördüm mü? Yanar taa ciğerim;

Onu dindirmek için, kamçı yerim,..çifte yerim..


Adam! Aldırma da geç git, diyemem, aldırırım..!


Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım…


M.Akif, yaşadığı devirde aziz Türk Milleti’inin konuşan dili, yaşayan tarihi, yanan yüreği, düşünen beyni ve hürriyet için çırpınan kanadı idi.




Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;


Gelenin keyfi için, geçmişe kalkıp sövemem.!


Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!...


-Boğamazsın ki!


-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.!


Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;


Hele hak namına, haksızlığa ölsem tapamam.


Yumuşak başlı isem, kim dedi koyunum?


Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum!


M.Akif: ‘İmandır o cevher ki, İlâhî ne büyüktür; İmanasız olan paslı yürek sinede yüktür!’ diye haykıran bir iman âbidesi idi.
Akif, İslam dünyası için taassup ve gerilikten uzak, ilim ve medeniyette İslam’ın şanına yaraşır bir dünya düşlüyordu., İslam’ı anlamada ve çağı kavramada rehber insandı.




“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı,;Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı…”derken; hem çağı kavramada ve hem de İslam’ı anlamada zinde beyinlere olan ihtiyacı, zilletten kurtuluş ve âsûde bir hayat için vaz geçilmez bir hakikat olarak görüyordu.



O, İnsanlığın, el değmemiş, esikiyip-pörsümemiş, son taze vahiy olan Kur’an’ın, ölüler için değil, diriler için indiğini içi yanarak, ölü ruhu taşıyan sözde dirilere şöyle haykırmıştı:




‘İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin,


Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için!’


O, aksiyon adamı idi. Anlamsız tevekkül ve tebelliğin küllüğünde pinekleyerek kurtuluş ve yaşanabilir bir hayat bekleyenlere ateş püskürüyor ve şöyle haykırıyordu:




‘Çalış’ dedikce şeriat, calışmadın durdun;


Onun hesabına bir çok hurafe uydurdun…


Sonun da bir de ‘ tevekkül ‘ sokuşturup araya;


Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya!


Bırak çalışmayı, emret oturduğun yerden,


Yorulma! Öyle ya, Mevlâ ecîr-i hâsın iken!


Yazıp, sabahleyin evden çıkarken işlerini,


Birer birer oku tekmil edince defterini..


Bütün işlerini Rabbin gönür, vazifesidir..;


Yükün hafifledi…Sen şimdi doğru kahveye..!


Çoluk çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak;


Hüdâ vekîl-i umurun değil mi? Keyfine bak!..


…………………………………………


Akif, hikmetle, ilimle çalışarak ayağa kalkmanın ve onurlu toplum olmanın yolunu şöyle seslendiriyor:




‘Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol;


Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol!...


Ve sonra da diyordu ki:




Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;


Sen sâhip olursan, bu vatan batmayacaktır!”




Daha sonra, yarınlarımızın birer güneşi ve gecelerimizin parlayan yıldızları olacak 24 Eylül Ana Okulundan iki minik yavrumuzun İstiklal Marşı’nın on kıt’alık tüm metnini ezberden okuması sonucunda, ay yıldızlara sarılmış bu yavrularımız için kopan alkış tufanı sadece salonu değil, bizce arşı titretmiştir..
Ve nihayet söz sahibine gelmiştir…Kürsiye alkışlarla gelen, yılların tecrübesini alınlarında taşıyan hatibimiz Vehbi VAKKASOĞLU..”..bu gün size Akif Dede’mizden bahesedeceğim..” derken, daha başlangıçta sevecen, şefkat dolu, tecrübe yüklü, merhamet abidesi ve rehber ustası bir dede vizyonu ile dinleyicilerinin gönlünde hemen tazecik ve sıcacık bir yer buldu ve girdiği bu gönüllerin sıcaklığını yaklaşık iki saate yakın bir zamandır muhafaza etti..




“Akif Dede” adıyla, kaleme aldığı koca dev şairimizi “Osmanlı Tipi” bir ev sıcaklığında ve tatlı, bir kadar düşündürücü, ibret verici ve de heyecan duyurucu bir üslupla konuşan hatibimiz özetle şöyle demiştir:…”..Asil, ilim sahibi, güzel ahlak ve edep timsali bir aile ortamında gözlerini açan Akif Dede, ailesinden ilim ve edebi, yokluğa sabrı ve sorumluluk duygusunu öğrenmiş…Küçük yaşta babasını kaybetmekle aile yükünü omuzlamayı görev bilmiş, sadece mutluluk ve saadetin, şükür ve kanaatin cömertce sergilendiği baba evinin tümden yanması sonucu, bu haldeyken bile derhal ailenin yükünü sırtlanıp kısa yollardan ekmek kazanmanın yollarını temin edecek okullarda okumayı hedeflemiş, her gittiği okulu birincilikle bitirmiş; bu çalışmayı yaparken de, sadece nefsî bir ihtirastan değil, peygamberine olan bağlılığının verdiği bir sorumluluktan kaynaklandğını göstermiştir. Hele baytarlık mektebinde okurken, ev okul arası 34 km.lik yolu her gün tepmiştir ki, arkadaşları: sen nereden ve neyle gidiyorsun, ki seni tranvayda öremiyoruz..dediklerinde, ‘ben tabanvayla gidiyorum..” demiş arkadaşları, tranvaya verecek parası olmadığı düşüncesinden hareketle, kendi aralarında bir aylık yol parası toplayıp, arakadaşca bir yardımlaşma örneği göstermişler..Bu yardımı kabul etmeyen Akif Dede, “ben spor için yürüyorum..” diyerek ömründe 24 saat sürecek ilk ve son yalanını da içi yanarak söylemiş ve ertesi gün hemen bir güreşci ustası bularak spora başlamış ve bir daha da yalan söylememiştir…




İşte size örnek şahsiyet..Çünkü o peygamberini örnek almıştı…Hele baytarlık mektebini birinicilikle bitirecek olan Ermeni bir arkadaşını gören Akif Dede, bu durumu kabullenemez, birkaç gün okulda yatıp kalkmak için okul idaresinden izin alır, gece gündüz demeden çalışır ve okulunu birincilikle bitirir. Son ana kadar okul birinicisi olan Ermeni arkadaşı, üzgün..Akif Dede’ye yaklaşır..Seni anlıyorum..Çünkü benim birinci olmamdaki hedefim senin de hakkındı..Seni yine de tebrik ediyorum, der ve inancının kendisini hedefe nasıl kenetlediğini, inancın, insanı nasıl idealize ettğini gösteriyordu..İşte Akif Dede, her türlü yokluğu ve zorluğu yenerek, hatta fırsatlara çevirerek inancının nasıl hedef belirlediğini ve bu hedefe ulaşmada durumdan vazife çıkardığını gösteren örnek neslin abidesidir…




Bir başka yanlış da, Akif Dede’nin fakir oluşu…Hayır, fakir değildi de, cebinde para durmazdı…Gelen para, isteyen veya istemesini onuruna yediremeyen fakirlere giderdi. O da Peygamberi gibi ‘yok’demek nedir, bilmezdi…Paltosuz gezdiği de fakirliğinden değildi..Çünkü her iseteyene verdiği için sırtında palto, evinde kilim durmazdı..




Arapça, Farsça, Fransızca dillerini ana dili gibi bilen ve de iyi bir Hafız ve Kur’an-ı tefsir edecek kadar ilim erbabı olan Akif Dede, eline kimsenin su dökemeyeceği kadar da şairdi..


O çalışkan, dürst, edepli, imanlı, iffetli, disiplinli, idealist ama bir kadar da realist, Rabbisinin kelamını anlama ve yaşayarak anlatmada çağı kucaklayan örnek bir neslin, yani ‘Asım’nı Nesli’nin hamurunu yoğuran kudret eline sahip mütevazi gönül eri bir insandı….


İl Müftümüz sayın İlhami Kemaloğlu’nun, sayın Vakkasoğluna çiçek takdimi ile konferans bitmiş, büyük bir iştiyakla kapışılan kitaplarını imzalatmak için sıraya girmiş insanların kitap severliği ve okuma şevkleri de ayrıca kayda değer bir güzellik olmuştur..
Cennet’in özlediği ve gözlediği insanlara selam olsun, Rabbimiz onlara lutfettiği rahmetinden bizlere de bir kırıntı nasip eylesin…




Hüseyin ERDOĞAN


Bolvadin Müftüsü







Son Güncelleme :  08/01/2009 Saat 23:41:47 Bu Haber  4596 Kez Okundu



Kasabamızdan bildiriyor
 
Mustafa OKUMUŞ

mustafaokumus2@hotmail.com

Sitemizde 2069 adet haberi bulunmaktadır.




Yazdırılabilir Sayfa   

Sitemizde yayınlanan haberlerin ve fotoğrafların kullanım hakkı www.dislikasabasi.com 'a aittir. Herhangi bir şekilde haber içeriği ve fotoğrafları izin alınmaksınız kullanılamaz..

Yorumlar yazarlarına aittir. İçeriklerinden biz sorumlu tutulamayız.

Anonim kullanıcı yorum yazamaz, lütfen kayıt olun


Yorum Bölümünden bundan sonra Yorum yapan üyemize ait bilgiler ve avatar resmi görülebilecektir. Avatar resminizi sitemizde yer alan resimlerden seçebileceğiniz gibi farklı bir resim ile değiştirmek istiyorsanız ; özel mesaj bölümünden admine mesaj göndererek veya üyelikte yer alan email adresinden webmaster@dislikasabasi.com email adresine resmin internet adresini veya resmi gönderebilirsiniz.

     
 Yorumlayan : MEVLÜT GÜMÜŞ      Tarih : 18/01/2009 00:00:00
   
MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞINDA
21/09/2005
Mesaj Bilgisi
44

Aktif Üye
 
Haya sıyrılmış inmiş :Öyle yüzsüzlükki her yerde Ne çirkin yüzler örtermiş meğer bir incecik perde Vefa yok ahde hürmet hiç ,emanet lafz-ı bi-medlül; Yalan raiç ,hiyanet mültezem her yerde ,hak meçhul Yürekler merhametsiz ,duygular süfli emeller har; Nazarlardan taşan ma''na ibadullahı istihkaar Beyinler ürperir ,ya rab,ne korkunç inkilab olmuş Ne din kalmış ne iman ,din harab iman türab olmuş Alınlar terlesin ,derhal iner mev''üd olan rahmet, Nasıl hasir kalır tevfiki hakettim diyen millet? İlahi! Bir müeyyed ,bir kerim el ,yokmu,TUTSUNDA, çIKARSIN Şark-ı zulmetten ,götürsün fecr-i maksuda? (safahat).............. saygılarımla devamını temenni dilerim...

     
     
 Yorumlayan : MEVLÜT GÜMÜŞ      Tarih : 18/01/2009 00:00:00
   
MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞINDA
21/09/2005
Mesaj Bilgisi
44

Aktif Üye
 
UMARMIYDIN Görünmez aşina bir çehre olsunrehgüzarından; Ne gurbettir çöken islama islamın diyarında? Umarmıydın:Mabedler,ibadetler yetim olsun Ezanlar arkasından ağlasın bir nesl-i me''yusun? Umarmıydın;Cemaat bekleyip durdukca minberler. Dikilmiş dört direk görsün,serilmiş bir yığın mermer. Umarmıydın:Tavanlar yerde yatsın,rahneden bitab? Eşiklerden yosun bitsin ,örümcek bağlasın mihrab? Umarmıydın ,taş taş devrilen ,bünyanı mersüsun, Şu viran kubbelerden böyle son feryadı dem tutsun? Ömürlerdir bir alçak zulme miskin inkiyadından Silinmiş emr-i bi''l-ma''rufun artık ismi yadından Haya sıyrılmış inmiş :Öyle yüzsüzlükki her yerde

     
     
 Yorumlayan : turan susan      Tarih : 09/01/2009 00:00:00
   
Tekirdağ/Çorlu
24/12/2005
Mesaj Bilgisi
842

Fanatik Üye
 
YÜCE TÜRK MİLLETİNİN YÜCELİĞİNİ, CEFEKARLIĞINI, VATANSEVER VE MİLİ MANEVİ DUYGULARA SAHİP OLUŞUNU ANLAYAN YAŞAYAN VE BU DÖNEM İLE İLELEBETE KADAR YAŞANIP OKUNACAK İSTİKLAL MARŞIMIZIN YAZARI EŞİ BENZERİ OLMAYAN, MARŞIMIZ İÇİN KONAN ÖDÜLÜ İHTİYACI OLDUĞU HALDE ALMAYAN YÜCE BÜYÜYÜMÜZ MEHMET AKİF ERSOY HOCAMIZIN ÖNÜNDE SAYGI İLE EĞİLİYOR, RABBİMDEN O VE ONUN GİBİ GERÇEK DÜNYAYA GÖCEN BÜYÜKLERİMİZİ BAĞRINDA-CENNETİALASINDA KEVSER HAVUZU KENARINDA, TUĞBA DALLARI ALTINDA MEKAN SAHİBİ YAPMASINI NİYAZ EDERİM. VEZİROĞLU TURAN SUSAN.

     
     
 Yorumlayan : Hande Yağmur      Tarih : 09/01/2009 00:00:00
   

16/06/2008
Mesaj Bilgisi
7

Yeni Üye
 
Rahmetle andığımız Mehmet Akif Ersoyun ölüm yıldönümü nedeniyle düzenlenen konferans için Bolvadin müftümüzden ve bu tür faaliyetlere önem verenlerden Allah razı olsun.Eğitimci yazar Vehbi Vakkasoğlunun yapmış olduğu konferansların birkaç tanesine daha önce katılmıştım.Konferansı gerçekten çok güzel.Allah hepinizden razı olsun.Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor.Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...Bedrin arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?Gömelim gel seni tarihe desem,sığmazsın.Bu taşındır diyerek KABE yi diksem başına!...

     
     
 Yorumlayan : ISA GEDIK      Tarih : 09/01/2009 00:00:00
   
KÖLN
03/04/2005
Mesaj Bilgisi
412

Fanatik Üye
 
Türk, Türkce, müslüman, vatan gibi kavramlari, insan yurdundan ayri kalinca sanirim daha iyi farkina variyor, anliyor. Müslüman bir türk olarak, kendini diger milletlerle birebir yasayarak, kiyaslama imkanina sahip olunuyor ve bu güzel vatana neden sahip cikilmasi gerektigini daha iyi anliyor zannediyorum. Sahip olunmazsa neler olur? Tarihe ve filistinlilerin durumuna bir bakin yeter...Bu etkinligi düzenleyenleri ve katilanlari kutlarim. Selamlarimla.

     
     
 Yorumlayan : mustafa okumuş      Tarih : 08/01/2009 00:00:00
   
Dişli Kasabası
19/07/2005
Mesaj Bilgisi
497

V.I.P. Üye
 
İlçe Müftüsümüzün organize ettği Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY''u anma gecesine katıldım. Bülent kardeşimle beraber konferansı hem izledik hem de çekim yaptık. gerçekten konferansa seçkin davetliler katılmış .Proğram bitesiye çıt çıkmadı. Müftü beyin konuşması ve eğitimci yazar Vehbi VAKKSOĞLU''nun konferansı çok güzeldi. Yazarın kitaplarını özellikle öğrenciler alıp imzalatması bize umut verdi. Çünkü Akif''in torunlarıydık. ve onu örnek almalıydık. Milli şairimizin ruhu şad olsun. Ölüm yıl dönümü nedeniyle milli şairimize birer fatiha gönderirsek ona karşı bir nebze de olsa görevimizi yapmış oluruz. Selam ve Dua ile..

     
     
 Yorumlayan : Salih Kahraman      Tarih : 08/01/2009 00:00:00
   
Bolvadin
01/02/2007
Mesaj Bilgisi
1973

Fanatik Üye
 
Konferans gerçekten etkili ve güzel geçti.Onca işlerinin arasında böyle bir konferansı tertipleyen Bolvadin Müftümüz Sayın Hüseyin Erdoğan Hocamıza ve Türkiye Diyanet Vakfı Bolvadin Şubesi temsilcilerine ve bilhassa onca güç kış şartları altında Müftülüğümüzün davetlerine iştirak ederek halkımıza Mehmet Akif Ersoy''un ahlakından ve kişiliğinden güzel bir ziyafet sunan Sayın Vehbi Vakkas Hocamıza çok teşekkür ederim.Ayrıca Konferansa iştirak eden şahsım, bütün vatandaşlarımız ve Dişli Kasabalı kardeşlerimiz de Merhum Mehmet Akif Ersoy''u daha güzel tanıma fırsatı bulmuş olduk.

     
     
 Yorumlayan : Hacer OKUMUŞ      Tarih : 08/01/2009 00:00:00
   
Dişli'den
01/07/2007
Mesaj Bilgisi
180

Başarılı Üye
 
4 Ocak 2009 Pazar günü Bolvadin kültür sitesinde düzenlenen Mehmet Akif ERSOY''u anma etkinliğine kasabamızdan bayan kardeşlerimizle katıldık. Salon tıklım tıklım doluydu. İlçe müftümüzün konuşması ve Eğitimci yazar Vehbi VAKKASOĞLU''nun konferansı çok güzeldi. Herkes konuşmaları dikkatle dinledi. Böyle kültür etkinliklerine katılmak gerekir. Müftü beyden kültür etkinliklerinin devamını diler kendisine teşekkür ederiz. teşekkür ederiz.

     
     
 Yorumlayan : MEHMET ERİŞ      Tarih : 08/01/2009 00:00:00
   
AFYON
06/12/2007
Mesaj Bilgisi
177

Başarılı Üye
 
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy''u ölüm yıldönümü nedeniyle rahmetle anıyorum. Bolvadin müftümüz Hüseyin beye kültürel faaliyetlere verdiği önemden dolayı teşekkür ederim. Allah müftümüzden razı olsun. Yeni nesil Mehmet Akif dedemizi çok iyi öğrenmeli. ve onu örnek almalıdır. Bu arada site yönetici kardeşlerimizede teşekkür ederim. Bizleri kültürel faaliyetlerden haberdar ediyorsunuz. Sitemizle gurur duyuyoruz.

     

Habere Yapılmış Toplam 9 Yorum Bulunmakta